Site Haritası

GERÇEK DOSTLUK NASIL BİRŞEY

 Biraz sohbet...

İstedim ki, bu yazımda bana iyi gelen bir şeyi paylaşayım sizinle. Daha az önce yaşadığım bir olayı anlatacağım. 

Hani böyle bazen sıkıştığını, daraldığını ve yalnız olduğunu hissettiğin anlar olur ya, işte tam olarak onu yaşadığım bir andaydım. Her şeyin üst üste geldiği bir dönemde, onca kalabalığın içinde yalnız kalırsın ve sadece nefes almaya odaklanırsın. Daha da ileri gidecek olursak nefes almayı bile unutursun. Hepimiz zaman zaman yaşarız bunları. Bazen ayrılıklar, bazen kaybettiklerin, bazen de hayatındaki gereksiz insanlar.. kısacası buna benzer yaşanmışlıklar yıpratıyor insanı. En kötüsü de hepsinin üst üste gelmesi. 

Tam da bu sıkışmışlığımın arasında elimde telefonla uğraşırken, uzun zamandır yazmadığım arkadaş grubumuz takıldı gözüme. Dört kişilik dostluk grubu. Evet dostluk.. Tam olarak bu şekilde yorumlayabilirim. Saatin geç olmasını çokta umursamadan yazdım. Çünkü bana iyi geleceklerini biliyordum. 

Ve gerçekten iyi geldiler :) Ebru, Banu ve Leyla sizi seviyorum.

Uzun ve çok hoş bir sohbetten sonra ne kadar iyi hissettiğimi fark ettim. Bunu fark eder etmez de buradan yazmak istedim. Çünkü biliyorum ki benim gibi bu tarz şeyleri yaşayan bir çok insan var. Bazen kendi hikayemizi anlatırız, ama birbirimizin hikayesi o kadar çok birbirine benziyor ki.. Çokta farklı şeyler yaşamıyoruz aslında. Bu konuşma bana iki grup insan olduğunu hatırlattı. Gruplara ayırırsak çok fazla kategori var. Ama bu konu için şimdilik iki yeterli :) 

Birincisi; arayıp sormayan, aklına bile gelmediğin, sadece bir derdi olduğunda yazan. Sadece diyorum, çünkü işi düştüğü zamanlar dışında yazanını hiç görmedim bu kategoride olanların içinde. Onda da nedense hep hayırsız biz oluruz. "N'aber hayırsız, biz aramasak arayacağın yok." Gel de deli olma. Arkadaşım arıza mısın, sen her gün arıyor musun, neden ilk sen aradın diye ben hayırsız oluyorum? Hemen şöyle cevap veresim geliyor; "Arama yaa.. Valla sen beni arama. Bak, ben seni hiç arıyor muyum?" Ama diyemiyoruz işte. 

İkincisi; sen aramışsın o aramış hiç takılmayan ve kaldığın yerden devam edebildiğin grup. Yani gerçek dost olanlar. Kaybetmek istemediğin, mutluluğunu da hüznünü de paylaşabildiğin insanlar. Küfür etmeyi sevmezsin ama öyle bir an gelir ki, bir anlık sinirle ağzından çıkıverir  hiç hoş olmayan şeyler. Öyle zamanlarda, "Bu da ne terbiyesiz biri" diye yargılamayan, "Rahatlayacaksan devam et boşver" diyebilen dostlar olmalı insanın yanında. Bunu sadece örnek vermek için söyledim. Rahat hissetmenin ne kadar iyi bir his olduğunu vurgulamak için. 

Hayatımızda bir sürü insan var. Olmazsa olmazlarımız, olsa da olur olmasa da olur dediklerimiz ve olmasaydı iyiydi dediklerimiz :) he birde üzerimize yapışan asla kurtulamadıklarımız var. Bunların bazıları akrabalarımızın içinde, bazıları çalıştığımız iş yerinde, bazılarıysa arkadaş ortamımızda. Şimdi soruyorum size; hayatımızda olmazsa olmaz dediklerimizin kıymetini kaçımız biliyoruz. Ben az önce tam olarak bunu fark ettim. Bana iyi gelen insanları neden sürekli arayıp sormuyorum. Bütün günün koşturmacası ve yoğunluğunun içinde, o kaosun ortasında, o kadar gereksiz insanla konuşmaya vakit ayırırken neden bana iyi gelenleri daha fazla aramıyormuşum bunu düşündüm. Bazı konularda yardım istediğim insanların kayıtsız kaldığı bir dönemde, bu akşam yazışırken yardım bile istemeden, yaptığım şeyi anlattığım sırada "bize neden haber vermedin, her zaman destekleriz seni" demeleri yalnız olmadığımı hissettirdi.

Bu akşamki yazışmayı size neden anlattım biliyor musunuz? Hayatınızda size iyi gelen insanları arayıp sormayı ihmal etmeyin. Çünkü siz onları aradığınızda sadece onlara değil, kendinize de iyilik etmiş oluyorsunuz. İyilikte, mutlulukta bulaşıcıdır. 

Hayatınızda olmazsa olmazlarınızın ve gerçek dostlarınızın çoğalması dileğiyle. ;)